Tasarımcılar için önemli bilgiler
+1T, ikinci gününde tasarımın ve fotoğrafın dünya devleri Mario Garcia ve Steve McCurry’i ağırladı. Garcia, tasarımcılar için eşsiz bilgiler verdi, Türkiye´deki Gazete tasarımlarını değerlendirdi.
--------------------------------------------------------------------------------
Dünya üzerinde 550 gazeteye danışmanlık yapan Mario Garcia ve National Geographic’te yayınlanan Afgan Kızı fotoğrafıyla dünya çapında ün kazanan fotoğrafçı Steve McCurry, deneyimlerini Zaman Gazetesi’nin bu yılki +1T Gazete Tasarım Günleri’nde paylaştı.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’yla birlikte Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun izleyici olarak hazır bulunduğu sunumda Mario Garcia, ‘’Zaman, diğer gazetelerin tasarımlarıyla kıyaslandığında Türkiye’ye ait bir Gazete ruhu taşımıyor. Akvaryumdaki acayip balığı oynuyor. Kendi başına yüzen… Ama güzel; benim, hoşuma gidiyor’’ dedi.
Dünyaca ünlü tasarım danışmanı Mario Garcia: Şu an, hikâye anlatmanın en iyi zamanıdır. Basılı Gazete sonsuza dek sürecektir. Sadece diğer platformlarda da var olmayı başaran gazeteler hayatta kalacak. Çok platformlu bir dünyada yaşadığımızın farkına varan gazeteceler hayatta kalacak.
63 yaşındayım, iş hayatımın 40. yılını yaşıyorum. ‘Ah, eski zamanlar nerede kaldı?’ diye ağlayan tanıdıklarıma, ‘Hayır, ağlamayı bırak, şimdi kutlama zamanıdır’ diyorum. Neyi kutlayacağız? 19 yaşında Miami Harrold’da çalışmaya başladım. Yapmak istediğim, hikâye anlatmaktı. Şu anda bir hikaye anlatmanın en iyi zamanıdır. O halde ağlamak, sızlanmak yok, kutlamak var. Keşke ben de sizin yaşınızda olabilseydim. Aslında önemli olan iyi bir hikayedir. Önce iyi hikaye gelişir, platform ondan sonra gelir. Ben sizin yaşınızda olsaydım, en iyi hikaye anlatıcı olmaya çalışırdım.
Tabletler, tasarımda çok daha önem kazanacak
‘Çağdaş Gazete Tasarımı’ kitabımda da bahsettiğim 3 önemli prensip var:
1- Okunuşu kolay olmalı.
2- Bulunuşu kolay olmalı.
3- Çekici hale getirmelisiniz.
Ipad ve diğer tabletlerde de bu uygulamayı kullanabilmemiz lazım. 27 Ocak 2010’da Ipad sunuldu, o gün şunu biliyordum ki; bu, yapacağımız şey için çok önemli. Eğer ben bir profesyonelsem bunu öğrenmem lazım: tabletler ortadan kalkmayacak. 27 Ocak 2010, gazetecilik tarihi için çok önemli bir tarihtir.
Yayınevleri için de dünya genelinde yeni bir yoldur. Florida’da konferansa katılmıştım. 5 yıl içinde yayınevlerinin gelirinin yüzde 30’u tabletlerden gelecek. Aralık itibariyle en az 8 tablet piyasaya geçecek. Eğer bir gazeteci iseniz, dergide çalışıyorsanız, ürününüzü tablete dönüştürmeyi düşünmeniz lazım.
Basılı Gazete asla ortadan kalkmayacak
Estetik evrenseldir; ama tasarıma farklı bakıyoruz. Basılı Gazete için tasarım yapıyoruz. Çok platformu aynı anda düşünmemiz lazım. Basılı gazeteci ortadan kalacak mı? Kesinlikle hayır. Her zaman sayfa üzerinde mürekkep çıkacak.
Gazeteler 17. yüzyılda ortaya çıktığı zaman; kitapların ortadan kalkacağı söylendi. Radyo ve televizyon çıktığı zaman da; gazeteler, kitaplar bitti artık denildi. Hiçbir ortam diğerini öldürmez. Diğerini teşvik eder; ama başka bir ortama daha az vakit bırakır. “Hamlet’in Blackberry’si” isimli kitap da bundan bahsediyor.
Basılı gazeteler 20 yıl sonra günlük çıkmayacak
Bir kitapla, bir gazeteyle temasta olduğunuz zaman diğer bağlantılarınızdan koptuğunuzu düşünüyorsunuz. Bence bu teori çok geçerli. Basılı gazeteler, 20 yıl sonra günlük olarak çıkmayacak. İnsanlar hafta içi dijital olarak haberlere ulaşacak.
Fikirlerinizle asla evlenmeyin
Tasarımda dört adımı takip edin.
1. Özetleme. 2. Taslak. 3.Prototip oluşturma 4. Uygulama
Brifing kısmı en önemlidir. Ne kadar çok bilgi toplarsanız, taslaklarınızı oluşturabilirsiniz. Ben tabletlerle taslak oluşturuyorum. Bence mutlaka parmaklarınızla, bilgisayar ekranında bu şekilde oynamanız lazım. Yeni nesil taslak kısmını atlıyor. Bu düşünme sürecinde yardımcı olması için renkleri kullanıyorum. London Observer’a gittik ve oyun oynamaya başladık. Gazetenin ismini bir tarafa mı, diğer tarafa mı koyalım? Bize çok fazla özgürlükler tanıyordu, bu değişiklikler. Bunları kâğıda dökmeniz lazım. 40 yılda şunu öğrendim ki, fikirleriniz varsa, muhafazakâr olsanız bile bu şekilde oynamalar yapın. Size hayır, bunu yapamayın diyebilirler; ama siz egzersiz yaparsınız.
Taslakla iligili “Bir eser yarattım” diyebilirsiniz; ama size beş dakika sonra ”Hayır, bunu beğenmedik. Eve git” diyebilirler. Fikirlerinizle evlenmeyin. Tasarımcının ilk reaksiyonu, “Bu editör niye beğenmiyor” oluyor. Ama bu doğru değil. Reddedilmiş olduğumu hissetseydim, intihar etmem gerekirdi. Çünkü her hafta size “Bu fikir iyi olmamış” diyeceklerdir. Ağlamak için sadece 24 saatiniz var. 25'inci saatinizde gülmeyi deneyin.
Prototip oluştururken, fikir üzerinde karara verildikten sonra, bir 0 (sıfır), başlangıç oluşturuyorsunuz. Paris Match’e üç model sundum: Muhafazakâr, biraz daha maceracı, daha çok daha maceracı. En sevdiğim tarzlardan biri iki dakikada nakavt edildi. Bu fikri iki buçuk dakikada öldürdüler. Karakterleri çok ince ve uzun buldular; okuyucunun okuyamayacağını söylediler. En iyi fikir, her zaman kazanan fikir olmayabiliyor. Kendi kendiniz için tasarım yapmıyorsanız, dünya için tasarlıyorsunuz, demektir.
Uygulamada, algılama çok önemli. Bir yıl önce Nijerya’da Next dergisini yapmak isterken; “Ben buraya geliyorsam yeni bir dergi, iyi bir Gazete oluşturmak istiyorum.” dedim. 2009’da Gazete için Tribune gibi bir isim düşünüyorlardı. “2009 için bunun adına ‘Next’ diyelim” dedim. Konsept hakkında bilgi verdim.
Hiç tasarım okumadım; ama tasarım, hayatımda hep oldu
Gazeteciler, tasarımın itici güçleri sayesinde işi hayata geçiriyorlar. Bu güçlerden birincisi ve en önemlisi, hikâye anlatmak. Ben hayatım boyunca bir tasarımcı olarak değil, gazeteci olarak eğitildim. 19 yaşına çaylak olarak başladım. Bir muhabir olarak 1960’larda bir hikâyenin ne kadar heyecan verici olduğunu anlamaya başladım. Pek çok Kübalı, ailem gibi, Miami’ye gelmiş. Bu yüzden İspanyolca’ya ihtiyaç vardı. Miami Harold’da İspanyolca bilen yoktu. Ben İspanyolca bilen biri olarak, yaşıtlarım gazetede kahve taşırken, katillerin hikâyelerini anlatmaya başladım. Hikayeyi alıp, 2-3 saat boyunca zaman harcıyordum. Bu beni baştan çıkarttı. Ben hiçbir zaman tasarım okumadım; ama hayatım boyunca tasarım devam etti.
Tasarımın ikinci itici gücü, tipografidir. Hikâyeyi anlatmak için yazıya ihtiyacınız var. Üçüncüsü sayfa mimarisi. Dördüncüsü de, renk paleti.
Muhabir ile tasarımcı evli gibi olmalı
27 yıllık iş hayatımda ‘WED CONSEPT’i yarattık. Tasarımcılar ve muhabirler, ayrı adalarda yaşıyorlar. Bu aslında bir evlilik. Muhabir ve tasarımcının evlenmesidir. Birinin önemi diğerinden daha büyük olamaz.
Üç tür hikâye olmalı
Ben bir proje yaparken, her bir sayfada bir baş hikâye olmasına dikkat ediyorum. Birinci, hikâye, ikinci hikâye ve fısıltı… Fısıltı, bazen en baştaki haberden bile daha önemli olabilir. Baş hikâyeyi, ikinci hikayeyi nasıl anlatırım? Almanya’da bu hikâyelerin her bir öğesinin tipografik bir hikâyesi var. Her bir bölüm için farklı bir font kullanıyorsunuz. Bu da projenizde süreklilik oluşturuyor. Pointer Enstitute’ta öğrendim ki, insanlar ya parmaklarıyla ya da gözleriyle takip ediyor. Örneğin, France Football için, parmakla takip edilen rakamlar, sayılar var. Fısıltılar, iyi editörlerin ve iyi muhabirlerin ürünüdür. İnsanların hikâyeyi oluşturması için, bu baştan çıkartacak bir yapıda olmalı. En iyi tasarım departmanı, muhabirlerle ve editörlerle birlikte çalışır. Muhabirlerin gelmesini beklemeyin, siz onları çağırın.
Kapak, içeride olanın bir vitrini gibidir. Gelecekte de böyle olacak. Kapakta daha büyük fotoğraf, daha az yazı… Fransa’dan Le Grand Entretien gazetesi mesela… Tek sayfa, tek hikaye… Okuyucuyu çekecek hazırlık yapmanız lazım.
Bir hikayeyi anlatmanın en iyi yolu fotoğraf kullanmaktır
Bir hikâyeyi anlatmanın iyi yolu, fotoğraf kullanmaktır. İkincisi, foto galeriler. Denver Post, bunun mükemmel bir örneği. Fotoğrafların önemi, gelecekte daha fazla olacak. İnfografikler de bir hikâyeyi anlatmak için çok önemli. İnfografikle anlatırsanız, kelimelerle anlatacağınızdan çok daha başarılı olursunuz. İngiltere-Almanya maçında sayılmayan gol, infografikle çok iyi anlatıldı. ‘Bu hikâyeyi anlatmanın en iyi yolu nedir?’ sorusunun sorulması gerekiyor. Tek başına ne fotoğraf, ne hikâye ne de infografik…
Foto muhabirlerinin önemi gelecekte artacak
Foto muhabirlerinin önemi gelecekte artacak. Muhabirler, kimseler okumasa bile uzun yazıları seviyorlar. Uzun hikâyeler geri dönüyor.
Tipografi, tasarımdaki en önemli boyuttur
Hikâyeden sonra tipografi çok önemli. Okuyucuları en çok çekecek tipografiyi seçmeliyiz. Hikâyeyle ilgili, şikayet duymazsınız; ama yazıyı, renkleri, sevmezlerse hemen şikayet alırsınız. Tipografi tasarımdaki en önemli boyuttur. Tipografi, bir gazeteye bir dergiye bir hissiyat verir. Gazetelerin ismini çıkardığınızda bir ortalama bir okuyucuya “Bu New York Times, bu USA Today.” der. Eminim Türkiye’de de siz bunu yapabilirsiniz.
Baştan sona aynı tipografiler artık olmayacak
Başından sonuna kadar aynı tipografiyle yazılı gazeteler, dergiler görmeyeceğiz artık. Bu anlamda Wired’ı çok beğeniyotrum. 29 yıl önce bunu yapsalardı, batarlardı. 1978’de bunu alıp öğrencilere ‘Tutarlı davranın’ dedim. Wired bunu yapıyor. Deneysel olmanız için, önce tutarlılığı, kuralları iyi öğrenmeniz lazım. Bunun adı sanattır. Wired her sayıda başka bir şey yapmıyor; ama baştan sona sizi sıkmıyor.
Ressam Modrian’ın grid çalışmalarından ilham aldım
Sayfa mimarisinde gridler çok önemli bir yer tutuyor. Ressam Modrian’ın gridlerle çalışmalarını çok beğenirim. Onun için Handelsblatt’ta bunu uyguladım. Ben bu küçük resimleri 5 yıl önce kullanmazdım; ama bugün kullanıyorum. Bu Mondrian konseptini gazeteye nasıl yansıtabiliriz diye düşünüyoruz. Yukarıda öykü olsun, altından yorum gelsin, diyorlar… Twitter, Facebook gibi ortamlarla herkes haberci oldu. Gazeteye gelenler zaten haberi biliyorlar; yorumlar okuyucu için sürpriz olabilir. Bu format öyle başarılı oldu ki, hikâyeyi uzatmamı istiyorlar. Geçen Ekimde bol resimli, tabloid bir dergide bunun yaptık.
Hafta sonu tipografiyle daha iyi oynuyoruz. Çünkü kültü-sanat’a daha fazla yer ayrılabiliyor. Üst tarafa navigasyon koyuyoruz.
Türk gazetelerinin çoğunda bir mimari yok
Türk gazetelerinin çoğunda bir mimari yok. Hepsi aynı şekilde. Bu hafta inceledim, her şey birbirine girmiş durumda. Grid Zaman’da var, diğerlerinde var mı bilmiyorum. Örneğin Alman gazeteleri için grid şekli çok önemli. Son zamanlarda, dar sütunlar popüler; çoklu sütunlar, geniş sütunlardan daha fazla tutuluyor.
Renkli Gazete her zaman çekicidir
Renkler, gazetelere ve dergilere kişiliklerini verirler. Okuma bilmeyen bir insana, renkli ve yazılı iki Gazete için sunun. Yazılı olana ‘elitler ‘ için der. Almanlar Bild gazetesini okumadıklarını söylüyorlar; ama tuvalette Bild’i, metroda diğerini okuyorlar. Bild’de çalışmayı bir gün çok isterim; çünkü çok çılgın geliyor. Her bir sayfanın temel bir başlığı var. ‘Gel beni oku’ diyor. Bunlar, rengin büyüsü.
Diğer gazetelere bakınca; Zaman, Türkiye’ye ait bir Gazete gibi durmuyor
Türkiye’deki gazetelerin bir kısmını inceledim. Sabah gazetesi bir meyve salatası. Bu fotoğraflara bakınca, hangi habere gideceğim? Allah bilir. Her bir resim birbiriyle mücadele ediyor. Biri ‘tutkulu ol’, diyor; diğeri de ‘uyu’... Renkler birbirini çekiştiriyor. Ama işe yarıyor da, tasarım başarılı. Milliyet de ısı azalmış; ama ilginizi bekliyor. Ama çok daha iyi organize. Renkler daha iyi biçimde yedirilmiş. Zaman gazetesi ise ceketini giymiş, ayakkabıları cilalanmış bir gazete. İyi görünümlü bir çocuk. Ama bazen köyüler de kazanıyor. Böyle bir ortamda nasıl kazanacak? Türkiye’yle kıyaslarsak, Domingo ile Lady Gaga aynı odada şarkı söylüyor gibi. Zaman, diğer gazetelerin tasarımlarıyla kıyaslandığında Türkiye’ye ait bir Gazete ruhu taşımıyor. Ülkenin diğerlerinin ruhuna uygun değil. Akvaryumdaki acayip balığı oynuyor. Kendi başına yüzen… Ama güzel; benim, hoşuma gidiyor.
'AFGAN KIZINI ÇEKEN KİŞİ'
1984’te Afganistan’daki bir mülteci kampında çektiği ve National Geographic’e kapak olan ‘Afgan Kızı’ fotoğrafıyla ün yapan, dünyaca ünlü fotoğrafçı Steve McCurrey ise şunları söyledi: “2-3 dakikalık bu iş benim kariyerimi şekillendirdi, hayatımda uzun süreli etki yaptı. Ölüm ilanım yazıldığı zaman birinci cümle ‘Afgan kızını çeken kişi olacak.”